Bugün okulda ne öğrendin? 
Canım oğlum benim, 
Ülkemizin güçlü olması gerektiğini, 
Hep haklıdır ve asla haksız değildir . 
Liderlerimiz en iyi adamlardan ve
Biz onları tekrar tekrar seçeriz. 
Bugün okulda bunu öğrendim. 
 
(Pete Seeger’in 1964 de İngilizce aslı”What did you learn in school today” olan şarkısının dilimize uyarlanmış hali.)
 
%56.27’lik  başarı oranıyla dünyadaki en iyi eğitim sistemine sahip olan Kanada dahil olmak üzere ülkeler vatandaşlarına çocukluktan itibaren 8  ila 12 yıl arasında değişen zorunlu bir eğitime tabi tutuyor, hatta dünyamızın en fakir ülkesi olarak bilinen Liberya‘da bile 9 yıllık  zorunlu eğitim mevcuttur. 
 
Peki bu kadar önem verilen zorunlu eğitimin amacı nedir? Niçin bu kadar üstüne düşülüyor bu konunun? Üstünkörü bir bakış açısı ile bakarsak devlet  yurttaşlarının cahil kalmamasını istiyor ve yurttaşlarının kendisine ve ülkesine yararlı olabilmesi için bütçe ayırıp hizmet veriyor olduğunu gözlemleyebiliriz. 
 
Zorunlu eğitim dediğimiz bu sistemin görünür/görünmez amaçları var elbette. Verilen derslere göz atalım, anlatılan sayısal derslerinin yanında sosyal derslerde verilmektedir, çoğu ülke kendi fikri anlayışına uygun olarak bu sosyal bilimleri düzenleyerek okullarında zorunlu bir şekilde okutmaktadır, genelde de değişen ülke otoritesine ve zihniyet değişikliğine bağlı olarak bu derslere müdahale söz konusudur. 
 
Mantığımız bizi yanıltmaz sadece doğru bir şekilde düşünmeliyiz, bir bilgi sürekli olarak değişiyorsa hiçbir zaman bu bilginin doğruluğundan kesin bir şekilde emin olamayız, bu yargıyı kabul etmemek aklımıza ihanettir ve şundan da eminiz ki genç beyinlere değişmekte olan yorumlanmış bilgilerin doğru olduğunu söyleyerek inandırmaya çalışmak onların hür bir şekilde düşünmesini önlemektedir. 
 
 
Mantığın bize verdiği bu iki yargıyı tümevarım yöntemi ile düşünürsek ulaşabileceğimiz yegane sonuç şudur; devletlerde söz sahibi olan otoriteler kendi değer yargılarının zorunlu bir şekilde genç beyinlere kazıyarak onların  hür düşünmesine engel olmaktadır. 
 
Eğitimci değilim nasıl eğitim verilmesi gerektiğini söyleme hakkımın olduğunu düşünmüyorum, ancak 12 yıllık zorunlu eğitim almış biri olarak herhangi bir otoritenin yönetimi altındaki gençlere kendi fikirlerini eğitim adı altında okullarda zorunlu bir şekilde okutarak kendi yanlışlarına baş kaldıracak fikir sayısının azaltma girişiminin hür düşünebilecek beyinleri kendi kalıplarına sokma girişimi olduğunu dile getirebilecek kadar hakkım olduğuna eminim.
 
 
 
Maddi anlamda güçlü olan insanlar çocuklarına özel öğretim görevleri tutarak veya özel öğretim kurumlarında okutarak otoritenin kalıplaştırmasından çocuklarını bir nevi  kurmaya çalışıyor, tabi fakir ve orta hallice kesim mecburen parasız olduğu için çocuklarını farkında olmadan otoritenin eğitim sistemine teslim etmektedir. 
 
Kimi ülkelerde bazı vatandaşlar zorunlu eğitimin yanlışlığının bilincinde olarak çocuklarını devletin okuluna göndermediği için cezai işlemlere maruz kalmaktadır, yani doğal hukukta bulunan eğitim şeklimizi seçme hürriyetimiz gasp edilmektedir ve bunu icbar ile yapmaktadır. 
 
Doğal hukuk savunucusu Mark Passion icbarı şu şekilde açıklıyor: “Doğal hukuka göre herhangi birilerinin insanları icbar altını almaya ve icbar altında tutmaları için hiç bir hakları yoktur ve icbar altından kalan kişinin icbarı sonlandırması için ne gerekiyorsa yapmaya hakkı vardır, hangi şekilde sonlandırmayı seçerse seçsin buna hakkı vardır, şunu da belirtmek istiyorum herhangi bir kişiye veya kuruma direk bir harekette bulunmayı tavsiye etmiyorum, ben sadece sana doğal hakkının ne olduğunu söylüyorum”
 
 
Akıllara şiddet içeren eylemler gelmesini doğru bulmuyorum, şiddet çözüm değildir. Fakat kalıplara girmemek için barışçıl bir şekilde elimizden geldiği kadar bireysel ve toplumsal mücadelede bulunulması taraftarıyım, eğitim insan yaşamının başlangıcı ve en önemli kısmıdır, ilk kısımda hata yapılırsa sonraki her eylemde problem yaşanması kaçınılmazdır. 
 
Hür düşüncelere…