Çocukluğumdan
hatırladığım en net günler, içinde bulunduğumuz 5 ve 6 Mayıs günleridir.
Mahallenin çocukları birleşir, maniler söyleyerek gece geç saatlere kadar
oynardık. Bu günlerin en can alıcı noktası da sanki yazın ateşini biz
yakarmışız gibi büyüklerin çevresinde birleşmemizdir. Onlar ateşi yakarlar,
çevresinde toplaşırlardı. Herkes bir dilek tutar, yaktıkları kocaman ateşin
üstünden atlarlardı. O ateşin üstünden atlarken, adeta geçirilen karlı günlerin
heyecanı olurdu yüzlerinde. Ateşin kokusu, her yerimize sinerdi. Yakılan
odunlar sokakları dumana boğardı. Şimdilerde ne ateş yakan var etrafta ne mâni
okuyan çocuklar. Ben hep büyüklerden sıra, bana gelmesini bekledim. Vakit geldi
ama şimdi çocuklar sokaklarda değil. Ben o çocuklara Hıdırellez’in ne olduğunu
anlatmak istiyorum.
Hıdırellez, Hızır
ve İlyas’ın buluşması anlamına gelir. Hızır, ab-ı hayat suyu içtiğine inanılan
bir kimsedir. İnsanların arasında dolanarak bolluk ve bereket dağıtığına
inanılır. Bir hadiste susuz bir yere oturduğu vakit, orada çimlerin bittiği,
çiçeklerin açtığı geçer. İnsanlar, Hızır’ın baharın başlattığını düşünürler.
İlyas ise İsrailoğulları’na gelen peygamberdir. Döneminde yokluk ve sefalet
içinde bulunan halk, ona inanarak bolluğa erdikleri söylenir. Yağmur için dua
ettiği ve yağmur ile bolluğu da beraberinde getirdiği bilinir.
Hızır ve İlyas’ın,
bahar günlerinde gül kokusunu takip ettiğine inanılır. Buna göre insanlar, gül
ağaçlarının çevresinde dilek tutarlar, önceden yazdıkları dileklerini ağaca
asar veya dibine gömerler. Genç kızlar yüzüklerini gömerek evlenmeyi dilerken,
ev isteyenler anahtarlarını gömerek evlerine kavuşmayı diler.
Hıdırellez’in en
büyük sembolü de ateştir. Ateşin doğayı temsil ettiği düşünülür ve doğadan
isteklerden bulunmak için üstünden atlanır. Sembolik olarak ateşin; bolluk,
bereket, kardeşlik, mutluluk getireceğine inanılır. Ateşin üstünden
atlayanların, nazardan ve hastalıklardan arındığı düşünülür.
İslamiyet’ten önce
mevsimlik bir bayram olarak kutlanan Hıdırellez, İslami motifler ile
birleşmesine rağmen bozulmamış, aksine gelişmiş bir bayramdır. Hıdırellez
kutlamalarına ilk kez Gılgamış Destanı’nda rastlanır. Orta Asya (Şamanizm), Anadolu (Bolluk ve
bereket), İslamiyet (Hızır-İlyas motifi), Balkanlar (Şenlikler) olarak
birleşmiş, çok kültürlü bir bayramdır. Hristiyanlar tarafından da bir nevi bahar bayramı
olarak kutlanır. Ortodokslar Aya Yorgi, Katolikler St. Georges Günü olarak bu
tarihi kutlarlar.
…ne büyük mutluluktur ki
dünyamız hâlâ on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir. Her kültürün bir
rengi, bir kokusu vardır…
-Yaşar Kemal
0 Yorumlar