İnsanlar, binlerce yıl boyunca duygularını aktarmak için resim yapmıştır. Resim de insanlık tarihiyle birlikte gelişmiş ve farklı evreler geçirmişti. Özellikle Rönesans, birçok alanda olduğu gibi resmin de altın çağıdır. Orta Çağ’ın Skolastik prangalarından kurtulan sanatçılar, başta İtalya’da olmak üzere büyük bir sanat üretimine geçmişlerdir. Daha sonra bu akım kitlesel olarak tüm Avrupa’ya yayılmış, Reform ve Coğrafi Keşifler gibi dünyayı derinden etkileyen olaylar için zemin hazırlamıştır.  


   Rönesans, ünlü bilim adamı ve sanatçı Leonardo da Vinci ile doruğa ulaştı. Tasarladığı paraşüt, helikopter, dalış elbisesi, otomobil, zırhlı savaş aracı ve robot gibi zamanının çok ötesinde buluşlar, onun nasıl bir deha olduğunu kanıtlar niteliktedir. Sanatçı kimliğinde ise Vitruvius Adamı, Son Akşam Yemeği, Vaftizci Yahya gibi ünlü tabloları vardır. Fakat baş yapıtı hiç şüphesiz, dünyanın en çok araştırılan, yılda 6 milyon kişi tarafından ziyaret edilen, üzerine en çok düşünülen tablosu Mona Lisa’dır. 

   İtalya’nın Floransa şehrinde 1503-1507 yılları arasında tamamlanan eser, genel hatlarıyla incelendiğinde döneminin özelliklerini taşıyan, sıradan bir 16.yüzyıl yağlı boya portresidir. Fakat resmedilen kişinin kimliği, yüz ifadesindeki belirsizlik, kompozisyondaki anıtsallık, atmosferdeki ilginçlikler, tabloyu gizemli bir hale getirmiştir. Öyle ki tablo hakkındaki tartışmalar güncelliğini korumakta, halen tarihçiler ve göstergebilimciler yeni bulgular bulmak için çabalamaktadır. Şimdi resmin ilginç özelliklerini maddeler halinde inceleyelim.  


  • Tabloda Resmedilen Kişinin Kimliği 



   Birçok tarihçinin uzlaştığı noktaya göre tablonun modeli, soylu İtalyan ailesi Gherardini’den Lisa del Giocondo’dur. Bu bilgiye Heidelberg Üniversitesi Kütüphanesinde bulunan Agostino Vespucci’ye ait bir notla ulaşılmıştır. Fakat başka uzmanlar tarafından tablodaki kadın için farklı şahsiyetler de öne sürülmüştür. Da Vinci’nin annesi Caterina Buti del Vacca, Milano Düşesi Isabella of Aragon ve Düşes Costanza d’Avalos bunlardan bazılarıdır. 

   Birtakım araştırmacılar ise bunların tamamen dışında, Mona Lisa’nın kadın değil Leonardo’nun kendisi olduğunu savunmaktadırlar. Yüz yapılarındaki benzerliğin de bu teoriyi güçlendiren sebeplerden olduğunu iddia etmişlerdir. 






  • Tablonun Oranları 


   Leonardo da Vinci, hayatının önemli bir bölümünü insan anatomisini inceleyerek geçirmiştir. Kadavralar üzerinde birçok deney yapan Leonardo, araştırmalarından elde ettiği sonuçlar ile insan vücudundaki altın oranı keşfetti. Bu keşfini en ünlü eserlerinden olan Vitruvius Adamı’nda kağıda döktü. Fakat altın oranı insan bedenine en kusursuz işlediği eseri hiç şüphesiz Mona Lisa’dır. 


   Altın Oranın dışında Leonardo tablo için piramit formatını kullanmıştır. Lisa’nın elleri piramidin köşelerini oluşturmuştur. Göğsü, boynu ve yüzü ellerine göre çok daha parlaktır. Işık, aslında resmin geometrik kurallar çerçevesinde yapıldığını kanıtlar niteliktedir.  




  • Esrarengiz Gülümseme 


   500 yıl boyunca insanlar, resimdeki kadının gülüp gülmediğini tartışmışlar fakat halen bir sonuca varamamışlardır. Git gide bir paradoks haline gelen bu konu, Hollandalı bir grup bilim adamının yaptığı “Duygu Tanımlama” teknolojisiyle çözülmeye çalışılmıştır. Yapay zekanın sonuçlarına göre portre %83 mutlu, %9 iğrenmiş, %6 korkmuş, %2 sinirli olarak tespit edilmiştir. Yapay zeka böylesine kesin verilere ulaşsa da, insanlar arasında bu sorun çözülmeyecek gibi duruyor. 




  • Gizli Şifreler 


   İtalya’nın Ulusal Kültürel Miras Komitesi Araştırmacıları, Kızılötesi taramalar sonucunda tabloda bazı sayılar ve harflerin varlığı keşfedildi. Sanat tarihçisi Silvano Vinceti, Mona Lisa’nın sağ gözünde “LV” harfleri, sol gözünde ise “S” harfini tespit ettiklerini, kadının arkasındaki köprüye ise “72” sayısının gizlendiğini açıkladı.                                                      

   Araştırmacılara göre “LV” harflerinin Leonardo da Vinci’nin baş harflerini ve kesin olmamakla birlikte “S” harfinin ise Leonardo’nun yardımcısı Salai’nin baş harfini temsil etmektedir. Köprüdeki “72” sayısı ise uzmanların iddialarına göre 1472 yılında sel felaketinde yıkılan “Şeytan Köprüsü”      sebebiyle konulmuştur. Yine Silvana Vinceti’ye göre tüm bunlar Leonardo ile Salai’nin eş cinsel birlikteliğinin şifresi olabilir. Leonardo’nun Salai’ye seslenirken kullandığı “Küçük Şeytanım” lakabı da araştırmacının sunduğu kanıtlar arasındadır. 





Fotoğraf:
pinterest.com
univerlist.com
fuatdandan.wordpress.com
neoldu.com
polarisdiagram.com