Devletler doğar, büyür ve en nihayetinde ölürler. Ama her devlet cihana hükmedemez, kalıcı kültür bırakamaz, kendinden sonra başarıyı umut edecek nesiller yetiştirmez. 1880’liler nesli de öyle bir nesildi. Ünlü yazarın dediği gibi, “Zor zamanlar güçlü insanlar yetiştirir, güçlü insanlar iyi zamanlar yaratır…” Bu söz İstiklal Savaşı’nın temelini atacak, Cumhuriyetin kurucuları olacak nesle çok uyan bir sözdür. Gazi Paşa başta olmak üzere; İsmet İnönü, Enver Paşa, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Salih Bozok, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy ve daha niceleri bu neslin gençleridir.
İsmail Enver, bu nesilden sivrilmiş ve Harbiye Nazırlığına kadar yükselmiş bir savaş dâhisiydi. 22 Kasım 1881’de doğmuş, 4 Ağustos 1922’de şehit olmuştur. Osmanlı Devleti’nde daha ilk askeri yıllarında hızlı bir ivme kazanmış ve orduda sayısız görevler yapmıştır.
Gençliğinde Jön Türkler cemiyeti adı altında, Manastır’da sonradan adı İttihat ve Terakki olacak bir cemiyet kurma görevi üstlenmiştir. Trablusgarp’ta Mustafa Kemal ile gönüllü olarak savaşmış, kazandığı savaşlar ile Osmanlı’nın Afrika’da toprağının bulunmasını sağlamıştır. Ne yazık ki vatan toprağını anlaşmalar yüzünden kaybederek emekleri boşa gitmiştir.
Balkan savaşlarında savaşmış, kaybedilen eski başkent Edirne’yi kurtarmış ve ülkede nüfuzunu artırmıştır. Bu başarısı onu “Edirne Fatihi” olarak tarihe yazmıştır. Bu gelişmelerden sonra Harbiye Nazırlığına getirilmiş, orduda en büyük adam olmuştur.
1. Dünya Savaşı’na girmemizi sağlamış ve halktan tepkiler almıştır. Hala bu konu tartışılır, kendisini vatana ihanet ile suçlamalar bile bulunulur. Günahı ile sevabı ile girdiğimiz savaşta, Sarıkamış’ta askeri bir hata sonucu şehit olan askerlerimizden sonra tepki Sarıkamış Dağları’ndaki çığlar kadar büyümüştür. Daha genç yaşında, bu kadar büyük bir sorumluluk karşısında oklar hep ona çevrilmiştir. Halbuki altmış bir gün sonra Çanakkale’de kazanılan zaferde komuta yine Enver Paşa’daydı. Buna rağmen kaybedilen savaşın faturası ona kesilmiş, İngilizlerin tutuklama emri sonrası yurttan ayrılmıştır.
Asla umudunu yitirmeyen Enver Paşa, Rusya’da ve Almanya’da İttihat ve Terakki’yi yeniden örgütlemek için harekete geçmiştir. Yaptığı çalışmalar sonuç vermezken, Talat Paşa’nın öldürülmesiyle bu planlarını askıya almıştır.
Askeri ortamdaki dostu ve rekabet içinde olduğu Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’da müthiş bir direniş oluşturmuş, yeni bir hükümet kurarak düşmanı yurttan atmayı planlamıştır. Enver Paşa, Ankara Hükümeti’nin gönderdiği Bekir Sami Bey ile Rusya’da görüşmüş ve Milli Mücadeleye katılmak istediğini belirtmiştir. Teklifi kabul görmeyen Enver Paşa, ordusuyla birlikte olası bir başarısızlıkla birlikte Anadolu’ya adeta kurtarıcı bir melek gibi girmeyi düşünmüştür.
Buhara’ya Ruslar ile çatışan Basmacılar grubuna destek vermek için giden Enver Paşa, burada da başarılı olamayarak şehitlik mertebesine ulaşmıştır.
Rus bir çizgi filmde ölümünü dramatize edilişi şu şekildedir: Savaşın seyrini değiştiremeyeceğini anlayan Enver Paşa, son defa çevresindekileri kılıcıyla selamlar. Atına atlayarak karşı mevzilere doğru sürer. Karşı mevziden bir kumandan şu sözleri söyler: “Ermeni taburları! Devrim size muhteşem bir hediye gönderdi!” Bu sırada Enver Paşa atıyla mitralyöze doğru koşar. Orada yüzlerce merminin hedefi olur. Ata yurdunda şehit düşer.
“Ruhun uçar iken Tanrı Dağı'na
Kanın damlar iken şanlı toprağa
Şehit Enver, yiğitler yiğidi
Enver Vardın mı Kürşad'la ulu uçmağa”
-Abdurrahman Gülseren
Fotograf:hurriyet.com
0 Yorumlar