patlama nükleer enerji



İnsan daha kap kaçak yapacak bilgiye sahip değilken kızgın taşları suya atarak suyu ateşe buluşturmayı ve kaynatmayı öğrendi.  Biraz zaman alsa da buharın gücünü de keşfetti insanoğlu yaklaşık 250 yıl önce de buharı kontrol altına alıp ona iş yaptırmayı öğrendi. Endüstri tarihinde kısa bir gezinti yaptığımızda tarihin kaydettiği kaza sonucu patlamalar sanayi devrimine kadar havai fişek ,barut ve cephane iken sanayi devrimi ile birlikte buhar kazanları ve makineler haline gelmeye başlıyor çünkü Su buharının hacmi suyun hacminin yaklaşık 1700 katı ve bu genleşmenin doğurduğu gücü  kontrol etmeyi  öğrenmek, hiç de ucuza mal olmadı. Buharla o kadar kısa zamanda haşır neşir olduk ki önce ilkel makineleri doğrudan çalıştırdığımız buharla, kısa süre içinde elektrik üretip makineleri elektrik motorlarıyla çalıştırmayı başardık. Kaynağında olmasa da kullanıldığı yerde her zaman temiz ve güvenilir bir enerjiydi elektrik. Durmak geriye gitmektir evrende insanda durmadı kömür, petrol, gaz kısa süre içinde insanın enerji açığını gideremez hale geldi. İnsan maddenin en küçük parçalanamaz zannedilen atomu parçalayacak ortaya çıkan ısı enerjisi ile buhar ve buharı kullanarak elektrik üretmeye başladı. Bu yeni oyuncak kağıt üzerinde mükemmel bir enerji kaynağıydı. Alışılmış fosil yakıtlardan temizdi, sera etkisine sebep olmuyordu, barajlar gibi tarım arazilerinin ve endemik türleri yok etmiyordu. Ruslar nükleer enerjiyi o kadar sevmişlerdi ki mobil nükleer güç santralleri aslında jeneratörler bile yapmışlardı. Bol bol da nükleer silah üretildi bu süreçte hem Amerikalılar hem de Ruslar tarafından nükleer enerjinin görece sonsuz ısısı, soğuk bir savaşın fitilini ateşleyerek bütün dünyayı ısıtmıştı. 
duga anteni duga telsiziHakkında  da  rivayetler, deneysel çalışma söylentileri  olsa da nükleer silahlardan korunmak için yapılmış 700 metre genişliğinde,150 metre yüksekliğinde dev anten ve vericiyi  beslemek için gereken enerjiyi de temelleri aynı tarihte atılan bir nükleer enerji santralinden gelecekti, antenden sadece bir kaç kilometre uzağa artemisia vulgaris bitkileriyle kaplı ve adını bu bitkiden alan bir düzlüğe Çernobil nükleer enerji santralini inşa etmeye başladı Ruslar. Çernobil artemisia vulgaris, pelin otu acı  ama şifalı. Rus elektrik şebekesini ve Duga anteni  yıllarca besleyen Çernobil santraline zamanla yeni üniteler eklendi en son 4. ünite devreye alındığında hala inşası süren üniteler  vardı. hikayenin bu kısmını herkes biliyor bir matruşka bebeği gibi kat kat güvenlik önlemlerine sahiptir nükleer reaktörler bunlardan en önemli iki tanesi hava bile geçirmeyecek şekilde tasarlanmış ,bir yolcu uçağının çarpmasına dahi dayanabilecek dış katman, yani reaktör binası ve reaktör çekirdeğini içine alan koruyucu beton ve çelikten bir muhafaza . Çernobil'de maliyetleri düşürmek ve inşaatı hızlandırmak adına bu iki güvenlik katmanı projeye hiç dahil edilmemişti 26 Nisan 1986 gecesi saat ikiye gelirken sürdürülen test sırasında reaktör çekirdeğine yeterli soğutma suyu verilemedi, reaktör ocağın üzerinde unutulmuş bir çaydanlık gibiydi adeta, iş işten geçtikten sonra su verildiğinde ise suyun hızla buharlaşıp genleşmesi sonucunda  reaktörün kapağı tıpkı bir düdüklü tencerenin kapağı gibi fırladı tonlarca radyo aktif grafit  yakıt atmosfere karıştı bir kısmı ise ateş olup insanların üzerine yağdı .
Endüstri tarihindeki havai fişek, cephane ve buhar kazanı patlamaları artık çok masum kalıyordu bu patlamanın yanında tasarım hatalarına rağmen bu büyüklükteki bir kazaya sebep olması beklenmeyecek bir reaktörle tam anlamı Rus ruletiyle oynamıştı Ruslar bu oyun tarihi insan eli ile gerçekleştirilmiş en büyük felaket olarak geçecekti gerçekte kaç kişinin hayatına mal oldu ya da olmakta olduğunu bilmiyoruz Çernobil'in . Çernobil soveyt ruyasinin sembolü olan Pripyat kasabası ve nehri üzerine ateş olup yağmıştı asla sönmeyecek bir ateş oysa Pripyat kasabasını süsleyen bir vitray da resmetmişlerdi, Yuhanna incilin vahiy bölümünde anlatılan hikayeyi -dünyanın sonunu  anlatan hikayeyi- 3. Melek boruyu öttürdü  meşale gibi yanan büyük Bir Yıldız düştü gökten ırmakların 1/3 üne ve suların pınarlarına düştü bu Yıldız'ın adı  Pelindir  suların 1/3 i peline dönüştü ve pek çok insan suların etkisiyle öldü çünkü sular acılaşmıştı Pelin , artemisia vulgaris ya da Çernobil ya da acı ne gariptir ki bu hikayeyi Pripyat'in  en güzel yerinde resmeden insanoğlu 3 semavi dinin ortak öğretisi olan mesajını unutup insan eliyle gerçekleştirilmiş en büyük faciaya  imzasını atmıştı . en çok sorulan sorulardan biri nükleer enerjinin temiz ve güvenli olup olmadığı nükleer enerji bildiğimiz en temiz enerji  ve bugün nükleer atık dediğimiz şeyler gelecekte yakıt olarak değerlendirebileceğimiz kaynaklar yani aslında nükleer atık diye bir şey yok biz henüz onları nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz o zaman her yere nükleer enerji santrali mi yapalım henüz değil robotlardan yapay zekadan endüstriyel ahlaktan bu kadar çok söz  edilen bi zamanda Isaac Asimov un adının bu kadar az duyuluyor olması beni hem üzüyor hemde  şaşırtıyor 70 sene önce basılan ben robot adlı kitabında Asimov içinde yaşadığımız çağ   karanlık çağ olarak adlandırıyor altın çağ ise yönetimi yapay zeka ele  aldığında başlıyor diyor Asimov insan ahlakı doğru kararlar vermek için yeterli değildir ben de insan ahlakının ticari bir reaktörü  insanlığın hizmetinde doğru bir şekilde çalıştırmaya yetmeyeceğini düşünüyorum belki kendi ahlaksızlığımdır bilmiyorum ama karı en üst maliyeti en düşük seviyede tutmayı hedefleyen ticari yaklaşım nükleer bir reaktörü doğa ve insana dost olarak çalıştıramaz, tarih bunun örnekleriyle dolu .Kapitalizm demişken Instagram ve Twitter hesaplarımız dan bizi takip edebilir, yorumlarınıza sohbetimize katılabilirsiniz. Daha güzel yarınlarda görüşmek üzere sağlıkla ve sohbetle kalın.  

Kaynakça
https://www.youtube.com/channel/UCLqQ5u1b5Q-LFfcUCYiKd4Q
https://www.wikipedia.org/
http://herseyibulabilirsiniz.blogspot.com/